Kendini Suçlama Döngüsü: Hep Ben mi Hatalıyım?

Kendini sürekli suçlamanın ardında yatan psikolojik mekanizmalar, çocukluk deneyimleri ve bu döngüden çıkış yolları Klinik Psikolog Gökçe İpek tarafından ele alınıyor.

Kendini Suçlama Döngüsü: Hep Ben mi Hatalıyım?
Kendini Suçlama Döngüsü: Hep Ben mi Hatalıyım? - Fotoğraf: HABER ÖZET
“Olaylar neden hep benim yüzümden gibi hissediyorum?”

Bir tartışma olur, karşı taraf sesini yükseltir… ama sen sessizce içini kemiren o tanıdık düşünceyle baş başa kalırsın:

“Yine ben bir şey mi yaptım?”

Bir şey ters gider —bir plan bozulur, biri kırılır, beklenmeyen bir şey olur— ve zihninde yine o cümle belirir:

“Belki de benim hatamdı.”

Bu yazı, işte tam da bu düşünce kalıbının ardındaki iç dünyaya odaklanıyor. Çünkü bazen kendini suçlamak, sadece bir düşünce değil, yıllardır taşıdığın bir inancın yankısıdır.

Kendini Suçlamak Bir Karakter Özelliği Değildir

Kendini sık sık suçlayan biriysen, bu durum kişiliğin değil, öğrenilmiş bir başa çıkma biçimi olabilir.

Çocukluğunda şunları sıkça duymuş ya da hissetmiş olabilirsin:

  • “Senin yüzünden böyle oldu.”
  • “Ağlama, abartma, sus.”
  • “Hep bir sorun çıkarıyorsun.”
  • “Beni üzdün.”
  • “Kardeşin üzülüyor, sen yüzünden.”

Bu gibi cümleler, çocuğun zihninde bir denklem yaratır:
Bir sorun varsa, sebebi benim.

Ve yıllar geçtikçe, bu denklem otomatikleşir. Bir şey yolunda gitmediğinde önce kendini sorgular, sonra duygularını bastırır, sonra da öfkelense bile ifade edemezsin.

Bu Döngü Neden Sürer?

Kendini suçlamak aslında seni bir süreliğine güvende hissettirir. Çünkü:

  • Suçlarsan kontrol sende sanırsın: “Ben düzeltirsem her şey düzelir.”
  • Diğerlerini suçlamamak seni “iyi biri” yapar: “Ben anlayışlı olmalıyım.”
  • Suçlandığında kavga çıkmaz: “Suçu üstleneyim, gerginlik bitsin.”

Ama bu denge zamanla ağır bir yük haline gelir. Çünkü başkalarının sorumluluklarını da taşırsın.

Ve içinden şu cümle yavaşça yükselmeye başlar:
“Peki ya ben?”

Sürekli Kendini Suçlayan Bir Zihin Şöyle Konuşur:

  • “Ben daha dikkatli olmalıydım.”
  • “Onu kırmak istemedim ama kesin yanlış anladı.”
  • “Keşke hiç konuşmasaydım.”
  • “Belki de fazla hassas davranıyorum.”
  • “Hak ettiğim şey bu, çünkü hep ben bozuyorum.”

Bu iç konuşmalar, sadece suçluluk değil, değersizlik hissini de besler. Ve kişi bir noktada hem özür diler, hem susar, hem kendini küçültür.

Bu Döngüde Olabileceğini Gösteren İşaretler:

  • Başkalarının duygusal tepkilerinde ilk kendini suçluyorsun
  • “Ben yanlış yaptım” düşüncesi seni rahatlatıyor çünkü çatışmadan kaçmanı sağlıyor
  • Herkes seni “iyi, hassas, anlayışlı” biri olarak tanımlıyor ama sen içten içe yorgunsun
  • Karşı tarafın yaptığı yanlışları göremiyor ya da küçümsüyorsun
  • Özür dilemek senin için bir alışkanlığa dönüşmüş durumda

Peki Bu Döngüden Nasıl Çıkılır?

  1. Sorumluluk ve suçluluk arasındaki farkı öğren:
    Sorumluluk: Benim alanımda olan bir şeyi üstlenmek
    Suçluluk: Bazen olmayan bir şeyin yükünü de taşımak

    Her şeyin senin yüzünden olması mümkün değil.
    Ve bu farkındalık, ilk özgürleşme adımıdır.
  2. Otomatik düşünceyi sorgula:
    • “Gerçekten benim hatam mı?”
    • “Bu olayda başka kimlerin payı olabilir?”
    • “Ben olmasaydım da bu yaşanır mıydı?”

    Düşüncen otomatikleşmiş olabilir. Onu gerçek sanma.

  3. İfade etmeyi öğren:
    Her zaman özür dilemek yerine bazen şunu dene:
    • “Şu an bu durum beni zorladı.”
    • “Ben de kırıldım.”
    • “Bunu üzerime almak istemiyorum.”

    Kendi sınırını çizmek, kötü olmak değil, kendine iyi davranmaktır.

  4. Geçmişteki suçlama deneyimlerini çalış:
    • Kim seni sık sık suçlardı?
    • Ne zaman sustun, ne zaman kendini küçülttün?
    • Şu anki tepkilerin geçmişten mi geliyor?

    Bu sorularla yüzleşmek, bugünkü iç sesini değiştirmeye başlar.

Son Söz

Kendini sık sık suçlayan biri olabilirsin. Ama bu senin gerçeğin değil.
Bu, zamanında seni koruyan ama artık ağır gelen bir yük olabilir.

Unutma:
Başkalarını anlamaya çalıştığın kadar, kendini de anlamaya hakkın var.
Suçlamak değil, sorgulamak özgürleştirir.
Ve her “ben de önemliyim” dediğin anda, o döngü yavaş yavaş çözülmeye başlar.

Kln. Psk. Gökçe İPEK

Kln. Psk. Gökçe İPEK

Kln. Psk. Gökçe İPEK

Yazar

Klinik Psikolog Gökçe İPEK, BDT ekolüyle bireysel, çift ve yetişkin danışan ağırlıklı çalışmaktadır. Daha çok insana dokunmak ve onların dönüşüm yolculuğuna ışık tutmak en büyük arzusudur.

Yorumlar (0)

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!