Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 10. Anadolu Medya Ödülleri Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, konuşmasında basın özgürlüğü ve sorumluluğu arasındaki dengeye dikkat çekerek, gazetecilik mesleğinin itibarını zedeleyen davranışlara karşı sert eleştiriler yöneltti.
Erdoğan, Anadolu Medya Ödülleri'nin 10'uncusunda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Anadolu Yayıncılar Derneği'ne teşekkür etti. Ayrıca, Gazze'de hayatını kaybeden gazetecileri anarak, Filistinli gazetecilere yönelik saldırıları kınadı.
"Özgür, sorumlu ve milli basın insanımızın doğru bilgilendirilmesinin yanı sıra milli iradenin de en önemli destekçilerinden biridir" diyen Erdoğan, bu tür toplantıların hak ve hakikat mücadelesine gönül vermiş medya mensuplarıyla dayanışmanın bir simgesi olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, halkın içinden gelen bir siyasetçi olarak, Anadolu medyasının önemine dikkat çekerek, bu medyanın yerel derebeyleriyle mücadele etmek zorunda kaldığını ve zaman zaman saldırılara maruz kaldığını belirtti. Anadolu medyasının varlığı ve ayakta kalmasının Türkiye için büyük önem taşıdığını ifade etti.
Erdoğan, geçmişte medyanın gadrine uğramış ve itibar suikastlerine maruz kalmış biri olarak, Türkiye'nin 2002 öncesine göre daha özgür bir medya ekosistemine sahip olduğunu söyledi. Ancak, bu özgürlük ortamının bazen kuralsızlık ve sorumsuzluk seviyesine kadar gittiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı, devlet ve millet düşmanlığının gazetecilik faaliyeti gibi gösterildiğini ve Türkiye'nin teröre destek veren bir ülke gibi lanse edildiğini ifade etti. FETÖ'nün gazete ve televizyon kanallarıyla demokrasiye kastettiği operasyonlara maruz kalındığını hatırlattı.
"Mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde bulabiliyor" diyen Erdoğan, bazı sokak röportajcılarının halkı provoke ettiğini ve gazetecilik mesleğini suistimal ettiğini belirtti. Sorumlu yayıncılık ilkelerinin göz ardı edildiğini ve halkın tahrik edildiğini ifade etti.
Erdoğan, "Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren, hele hele insanımıza hakaret eden gazeteci olmaz, olsa da ona gazeteci denmez" şeklinde konuştu. Ayrıca, gazetecilik mesleğinin itibarına zarar veren bu sorunun üzerine gidilmesi gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı, Türk medyasındaki artan çeşitliliğin vesayetçi zihniyeti rahatsız ettiğini ve anti-demokratik odaklara destek veren medya anlayışının geçmişte kaldığını belirtti.
Erdoğan, medyanın demokrasilerde dördüncü kuvvet olduğunu hatırlatarak, hükümete muhalif olsa da gerçekleri yansıtan bir medyanın başının üstünde yeri olduğunu söyledi. Ancak, halkı hizaya sokma amacı güden ve yabancı güçlerin operasyon aygıtı olarak toplum mühendisliğine heveslenen medyaya saygı duymadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin basın özgürlüğü öne sürülerek yapılan haysiyet cellatlıklarının ve dezenformasyonun Batı dahil dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bu kadar sorumsuzca yapılmasının mümkün olmadığını belirtti. Bu durumun değiştirilmesi ve medya ekosisteminin kalitesinin artırılması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasının sonunda, Yılın Köşe Yazarı Ödülü Türkiye Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Yücel Koç'a verildi.
Özetle
- Erdoğan, millete hakaret eden gazetecilere sert tepki gösterdi.
- Sokak röportajları adı altında terör estirildiğini belirtti.
- Basın özgürlüğünün suistimal edildiğini vurguladı.
- Anadolu medyasının önemine dikkat çekti.
- Türkiye'nin daha özgür bir medya ekosistemine sahip olduğunu söyledi.
Yorumlar (0)
Yorum Yap